ÖZET
Omuz eklemi hem mobilite hem de stabilitenin önemli olduğu kompleks bir eklemdir. Geniş bir eklem hareket sınırına sahiptir, aynı zamanda bu hareket sınırında distal eklemlerde düzgün hareketin oluşturulabilmesi için stabilizasyonun sağlaması gerekir. Dinamik stabilizasyonun sağlanmasında nöromusküler kontrol büyük önem taşımaktadır. Omuz eklemi mekanoreseptör açısından zengin bir eklemdir. Yaralanmaya bağlı bu reseptörlerin hassasiyeti azalır proprioseptif duyuda defisite neden olur. Proprioseptif duyudaki kayıp tekrar yaralanma riskini artırır. Bu duyunun geliştirilmesinde özellikle doğru mekaniğin sağlanması kritiktir. Doğru mekanik cerrahi yöntemler ve fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamaları ile sağlanabilir. Fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamalarında egzersiz eğitimi ön plandadır. Bu bölümde omuz ekleminde bulunan reseptörler, lokalizasyonlar, görevleri, yaralanmanın propioseptif duyu üzerine etkisi, değerlendirilmesi ve restorasyonu incelenecektir.
1-Omuz Ekleminde Proprioseptif Duyu
Nöromuskuler kontrol dinamik stabilizatörlerin şuuraltı aktivasyonu ile eklem hareketi ve yüklenmeye hazırlanması, cevabı ve eklem stabilitesinin devamlılığını amaçlar [1]. Bu nöromusküler kontrol mekanizması fonksiyonel hareketler sırasında kas aktivasyonunun koordinasyonu, omuz kaslarının koaktivasyonu (kuvvet çiftleri), kassal refleksler, kas tonusu ve sertliğinin düzenlenmesi ile sağlanır [1]. Bu sayede omuz çevresi kaslar humerus başının glenoid kavitede santralizasyonunu sağlayarak yüksek derecelerde mobilitesine izin verir. Bununla beraber eklem pozisyon hissi kas sertliği ve koordinasyonun sağlanmasında önemli bir katılımcıdır ve optimal performans için düzgün hareketin oluşturulmasıyla eklem yaralanma riskinin azaltılmasını sağlar [2]. Bu özellikle omuz fonksiyonlarında geniş eklem hareketinde stabilizasyonun sağlanmasında önemlidir. Nöromuskuler kontrolün sağlanmasında reseptörlerin önemli görevi vardır. Vücudumuzda Meissner ve Ruffini (tip I), Paccini ve Krause (tip II), Golgi tendon organi (tip II) ve serbest sinir sonlanmaları (tip IV) reseptörleri bulunmaktadır [3]. Omuz da ise Pacinian korpuskülleri, Ruffini sonlanmaları, golgi tendon organı ve kas iğciği mekanoreseptörleri tanımlanmıştır [4]. Vangness ve ark [4] insanlar üzerinde yapılan histolojik çalışmalarda glenohumeral ligament kompleksi üzerinde yavaş adapte olan Pacinian korpuskülleri ve Ruffini sonlanmalarının bulunduğunu göstermiştir. Aynı zamanda labrum ve subacromial bursada serbest sinir sonlanmaları yatağının olduğunu ancak mekanoreseptörlerin olmadığını bulmuştur. Tavşanlarda ise supraspinatus kas ve tendonunda tip IV-EX noreseptörlerin bulunduğu gösterilmiştir. Bu reseptörler nosiseptif uyarandan sorumludur ve afferent ağrı stimülasyonu ile yakından ilişkilidir. Ayrıca, bu reseptörlerin supraspinatus kasında infraspinatus kasından daha fazla olduğu gösterilmiştir) Kas iğciği eklem hareketinin orta rangelerinde eklem pozisyon hissinin primer sağlayıcılarındandır. Kapsuloligamentöz mekanoreseptörler (Örneğin Ruffini sonlanmaları, Pacinian korpuskülleri ve Golgi sonlanmaları) bu açılarda inaktiftir [6] ve bulundukları dokudaki deformasyonla uyarılırlar (7]. Birçok yazar bu reseptörlerin hareketin orta kısımlarından çok, bulundukları dokunun en çok gerildiği eklem hareketinin son kısımlarında stimüle olduğunu belirtmektedir [4]. Bu mekanizma omuz eklemi içinde geçerlidir. Janwantanakul ve ark. omuz eksternal rotasyonun son kısımları için bunu göstermiştir (B]. Eklem pozisyon hissinin, hareketin orta kısımlarında skapular kas aktivasyonu ile ilişkili olması bu esnada daha fazla kas iğciğinin eklem pozisyon hissi ile ilişki- olmasından kaynaklanabilir. Skapular kaslardaki bozukluk bu açılarda eklem pozisyon hissinin bozulmasına neden olduğu düşünülmektedir. Ancak hareketin sonlarında kapsuloligamentöz yapılardaki mekanoreseptörlerin aktifleşmesi skapular kaslardan gelen yanlış bilgiyi kompanse edebilmektedir (9].
2- Yaralanmanın Proprioseptif Duyu Üzerine Etkisi
Omuz ekleminin travmatik veya non-travmatik mekanizmalar ile stabilizatör yapılarının yaralanması sonucu mekanik instabilite oluşur. Bu mekanik defisit ve sensorimotor değişime ve fonksiyonel stabilite defisitine neden olur. Glenohumeral eklem kapsülü, glenohumeral ligamentler ve glenoid labrumun omuz eklemi stabilitesini ve nöromuskuler kontrolünü oluşturan sensorimotor sistem için proprioseptif bilgi sağlayan mekanoreseptörleri içerdiği daha önce belirtmişti. Buna bağlı olarak eklem yaralanması sadece mekanik sınırlayıcıların etkilemez aynı zamanda sensorimotor katkı ile dinamik stabiliteyi de etkiler. Birçok çalışmada omuz instabilitesi ile proprioseptif duyunun negatif etkilendiği gösterilmiştir [10]. Glenohumeral eklem instabilitesi olan hastalarda hem eklem pozisyon hissi hem de kinestezinin etkilendiği belirtilmiştir [10]. Bunun nedeni kapsüloligamentöz dokuların yaralanması ile mekanoreseptörlerin uyarılmasının azalması ile ilgili olduğu düşünülmektedir [10]. Glenohumeral instabilitelerde eklemde ki translasyonun artması, glenohumeral ve skapulotorasik eklemlerin hareketinde değişikliklere neden olur. Bu patolojide görülen proprioseptif duyudaki bozukluk asenkronize skapulotorasik hareketler, disfonksiyonel nöromusküler görevler veya her ikisi ile ilişkili olabilir [11]. Rotator kılıf patolojilerinde çelişkili sonuçlar bulunmaktadır. Bir çalışmada kronik rotator kılıf patolojilerinde omuz elevasyonu sırasında proprioseptif duyunun azaldığı gösterilmiştir. En fazla bozukluğun skapular planda 100 derece elevasyonda yani sıkışma sendromunda ağrının en fazla olduğu açıda bulunmuştur [8]. Machner ve ark. evre 2 subakromial sıkışma sendromu olan hastalarda kinestezinin azaldığını göstermiş ve subakromial bursadaki defisitin hareket duyusu ile ilişkili olduğunu belirtmişlerdir [12]. Bununla beraber izole Infraspitus kas atrofisi olan sporcularda omuzda hem proprioseptif duyuda hem de kuvvette kaybın oluştuğu, mutlaka bu hastaların rehabilitasyonunda proprioseptif eğitimin verilmesi gerektiği belirtilmektedir (13). Ancak Maenhout ve ark. rotator kılıf tendinopatisi olan hastalarda izokinetik aletle yapılan kuvvet duyu testinde asemptomatik bireyler ile fark olmadığını göstermiştir (14]. Rotator kılıf patolojileri tendinopatiden tam kat yırtıklara kadar değişen farklı patolojileri içermektedir. Homojen gruplarda araştırma yapılmasının daha kesin sonuçlar vereceği düşünülmektedir. Osteoartriti olan hastalarda proprioseptif defisitin olduğu gösterilmiştir [15]. Cuomo ve ark bu defisitin omuz çevresi kasların aktivasyon seviyesinin azalmasına bağlamışlardır [15]. Aynı zamanda ağrı reseptörierinden gelen afferent uyanların artması proprioseptif afferentleri baskılayarak azalttığı düşünülmektedir. Donuk omuz probleminde de eklem pozisyon hissi farklılık göstermektedir. Özellikle eklem hareketinin orta kısmında eklem pozisyon hissi ile skapular kas aktivasyonu arasında bir ilişki olduğu bulunmuştur. Eklem pozisyon hissindeki bozulmanın kişilerin fonksiyonel düzeyi ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (9]. Omuz dinamik stabilitesi baş üstü sporcularda çok önemlidir. Ancak bu sporcularda en sık mobilitede bozukluklar, omuz kas kuvvetinde değişiklikler ve proprioseptif defisit olduğu gösterilmiştir (16]. Ancak proprioseptif defisitin varlığı tartışmalıdır. Bazı yazarlar tekrarlı hareketlerin proprioseptif duyuyu geliştirdiğini belirtirken diğer yazarlar ise kapsüler laksite ve aşırı eklem hareketinin proprioseptif duyuyu azalttığını belirtmişlerdir (17]. Antrenman programları ile merkezi ve nöral adaptasyonun artması sonucu eklem pozisyon hissinde gelişme sağlar (16]. Bunun yanında baş üstü fırlatma aktivitesi palyometrik hareketleri içerir ve bununda merkezi ve periferal adaptasyonu geliştirmesi ile fonksiyonel stabiliteyi sağladığı düşünülmektedir. Uzun dönem eğitim ile golgi tendon organı desensitize olur ve kas iğciği hassasiyeti artar. Fırlatma hareketi sırasında hareketin son noktasında bulunan artiküler mekanoreseptörlerin tekrarlı uyarılması periferal adaptasyonu sağlayabilir. Bu sayede kas iğciği ve artiküler mekano reseptorierin modifikasyonu ile propriosepsiyon arttığı düşünülmektedir (1].
3- Proprioseptif Duyunun Değerlendirilmesi
Omuz ekleminde propriosepsiyonu değerlendirmek oldukça zordur. Çünkü vücudumuzun en hareketli eklemidir. Değerlendirme için farklı teknikler geliştirilmiştir. Değerlendirmede pasif ve aktif pozisyon tekrarlama testi (eklem pozisyon hissi), kinestezi ve kuvvet tekrarlama testleri kullanılmaktadır (1,18]. Pasif pozisyon tekrarlama testinde izokinetik sistemler ve robotik sistemler kullanılmaktadır (19]. Eklem 2"/s veya 0.5 /s hızda pasif olarak hareket ettirilir. Daha önce belirlenen açılarda bir süre beklendikten sonra tekrar eski pozisyona dönmesi istenir. Literatürde skapular planda 40 ve 100 derece açılarda yapılan ölçümler tercih edilmektedir. Sonra sistem eklemi yine aynı hızda pasif olarak hareket ettirirken kişiden bir önceki pozisyonda sistemi durdurması istenir. Bu noktadaki açısal sapma bize proprioseptif duyu hakkında bilgi verir Hareket pasif olarak yaptırıldığından bu duyudan daha çok kapsüloligamentöz mekanoreseptörlerin sorumlu olduğu düşünülmektedir. Aktif pozisyon tekrarlama testinde ise bireyin referans pozisyonunu aktif olarak tekrar edebilme yeteneği değerlendirilir. Bu testte kapsüloligamentöz ve muskülotendinöz mekanoreseptörlerin maksimal hassas olduğu gösterilmiştir. Bu duyunun değerlendirilmesinde izokinetik sistemler, robotik sistemler, 3 boyutlu analiz yöntemleri, propriometer ve klinikte rahatlıkla kullanılabilecek lazer pointer yardımlı açı tekrarlama testleri kullanılmaktadır |20].
Kinestezi duyusuna da pasif hareket sırasında bakılmaktadır. İzokinetik sistemler bu duyunun değerlendirilmesinde sıklıkla kullanılmaktadır. Eklem 0.1 /s hızla pasif olarak hareket ettirilirken kişiden hareketti hissettiği noktayı belirtmesi istenir. Bu nokta kişinin kinestezi duyusu hakkında bilgi vermektedir. Kuvvet tekrarlama testinde ise izokinetik sistemler ve dinamometreler (myometreler) kullanılmaktadır. Sıklıkla kişiden maksimum izometrik kontraksiyon yapması istenir. Bu değer kaydedilir. Kaydedilen bu maksimum izometrik kontraksiyonunun %50 si veya belirlenen başka bir değerde kontraksiyon tekrarlanır. Hastadan bu kontraksiyonu algılaması ve tekrarlaması istenir. Oluşturulan kuvvetteki sapmalar kaydedilir. Dover ve ark izokinetik sistem ile omuz eksternal ve internal rotatorlerinin kuvvet duyusunun ölçülmesinde yüksek güvenilir ve tekrarlanabilir olduğunu göstermişlerdir (21]. Proprioseptif testler uygulanırken standardizasyonun sağlanması çok önemlidir. Test sırasında vücut oryantasyonunun test çıktılarını etkileyebileceği düşünülmelidir. Janwantanakul ve ark. pasif eklem pozisyonunu tekrarlama testinde oturma ve sırtüstü pozisyonda farklılık olmadığını ancak oturma pozisyonunda testte üç tekrarda ki sonuçların daha uyumlu olduğunu bulmuşlardır [8]. Bunun dışında proprioseptif duyunun yorgunluktan etkilenebileceği unutulmamalıdır. Özellikle muskülotendinöz yapıdaki reseptörlerin aşın aktivasyonu bir süre sonra proprioseptif bilgilerin iletilmesinde azalmaya yol açtığı düşünülmektedir. Yapılan çalışmalarda hem aktif hem de pasif eklem pozisyon hissi değerlendirmelerinde kas yorgunluğu, sonucu negatif olarak etkileyebilir [22]. Bu etkenler göz önünde bulundurularak yapılan değerlendirmelerde omuz eklem pozisyon hissinin sınırlamasız protokollerde 3-9 derece arasında değiştiği gösterilmiştir [23]. Omuz eklem pozisyon hissinde hata 2-7 derece arasında değişmektedir [23). Lazer pointer ile yapılan aktif açı tekrarlama testinde omuz 55 derece elevasyonda iken en kötü açı tekrarlama kapasitesi (hem stabil hem un-stabil omuzlarda), 90 derece de ise en iyi sonuçların olduğu görülmüştür (20].
4. Proprioseptif duyunun restorasyonu
Propriosepsiyonun omuz eklem stabilitesinin sağlanmasında, yaralanmalardan korunmasında ve oluşan yaralanmanın tekrarlamasının önlenmesinde büyük öneme sahip olduğu bilinmektedir. Yaralanma sonrası uygulanan cerrahi veya konservatif uygulamalarda hedef doğru biyomekaniğin sağlanmasıdır. Bu sayede hem fonksiyonel aktivite düzeyinin artırılması hem de doğru olmayan biyomekanik sonucun da oluşabilecek olası semptomların ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. Doğru biyomekanik doğru hareket paterninin oluşmasını sağlayacaktır. Bu da kapsuloligamentöz ve muskulotendinöz yapılarda bulunun reseptörlerden uygun duyu girdisini oluşturacaktır. Omuz kompleksinde 4 eklem bulunmaktadır. Bu eklemlerin birbirleri ile koordineli hareketi sonucu düzgün hareket oluşmaktadır. Yapılan çalışmalarda proprioseptõrlerin daha yoğunluklu olarak eklem kapsülünde, glenohumeral ligamentlerde, rotator kılıf e omuz çevresi kaslarda yoğun olarak bulunduğunu belirtilmişti. Bu yapılarda bulunan reseptörler hareket ve pozisyon ile ilgili duyu girdisini sağlayarak uygun motor aktiviteleri oluşturacaktır. Rehabilitasyonda omuz problemi olan kişilerde skapulotorasik eklem de düzgün hareketin sağlanması gerektiği kabul edilmektedir. Bu sayede olası semptomların azaltılması (ağrı, inflamasyon, eklem hareket kısıtlılığı vs.) ve düzgün biyomekaniğin sağlanması amaçlanmaktadır. Bununla beraber özellikle hareketin orta kısımlarındaki proprioseptif duyunun skapular kas aktivasyonu ile ilişkili olduğu unutulmamalıdır. Uygun sensorimotor sistem ile yaralanmaların veya tekrarlama riskinin önlenebileceği görüşü hakimdir. Proprioseptif duyunun restorasyonunda doğru biyomekaniğin sağlanmasında fizyoterapi ve rehabilitasyon ve cerrahi uygulamalar tercih edilir. 4.1. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Rehabilitasyonda öncelikle ağrı ve inflamasyonun baskılanması hedeflenir. Bu amaçla kullanılan soğuk uygulamanın eklem pozisyon hissini negatif etkilediği belirtilmiştir (24), Bunun azalmış sinir iletim hızı ile ilgili olduğu düşunülmektedir. Rehabilitasyonda ağrı ve inflamasyonun baskılanmasından sonra çevre kasların aktivasyonunun artırılması ve doğru biyomekaniğin kullanılması hedeflenir Aslında yapılan tüm bu uygulamalar proprioseptif duyunun restorasyonu sağlamaktadır. Proprioseptif eğitim mekanoreseptörler ile merkezi sinir sistemi arasındaki yolun yeniden kurulmasını sağlar ve yaralanma sonucu oluşan proprioseptif defisit kompanse edilmeye çalışılır [1). Omuzda etkili egzersizler ile sensorimotor mekanizmanın restorasyonu sağlanır. Açık ve kapalı kinetik zincir egzersizlerinin omuz eklem pozisyon hissini geliştirdiği bilinmektedir. Üst ekstremite de kapalı kinetik zincir egzersizleri omuz çevresi kasların koaktivasyonunu fasilite ederek fonksiyonel eklem stabilitesini artırır Bunun kapalı kinetik zincir egzersizleri sırasında artiküler mekanoreseptörlerin uyarılması ile sağlandığı düşünülmektedir. Kliniklerde proprioseptif duyunun artırılması için farklı egzersizler kullanılmaktadır. İlk aşamada kullanılan aktif hareketin bir proprioseptif girdi sağladığı kabul edilir. Yine rehabilitasyonun ilk aşamalarında daha çok tercih edilen kapalı kinetik zincir egzersizlerinde eklem kapsülüne uygulanan kompresyon stresine bağlı olarak bu bölgedeki reseptörlerin uyarılmasının sağlanabildiği düşünülmektedir (Resim 1). Proprioseptif eğitimin ilerleyen aşamalarında ise farklı zeminlerde yapılan egzersizler ile hem somatosensorial duyu girdisi artırılırken öte yandan ani gelişebilecek streslere oluşturulabilecek refleksif cevapların geliştirilmesine yardımcı olunmaktadır (Resim 2).
Resim 1. Duvarda Skapular Retraksiyon
Resim 2. Top üzerinde ağırlık aktarma
Rehabilitasyonda kuvvetlendirme egzersizleri kuvvetlidir. Amaç kassal kuvvetle beraber nöromusküler kontrolün artırılmasıdır. Özellikle bu egzersizler ile tendon organı ve kas iğneleri hassasiyetinin artırılması düşünülmektedir. Bu amaç için çok çeşitli egzersiz ekipmanları kullanılabilir (egzersiz bandı, serbest ağırlıklar vs.). Yapılmış bir çalışma da eksternal yüklenmenin eklem pozisyonu hissi üzerine etkisi değerlendirilmiş ve eklem pozisyonu hissini sadece yüklenmenin olduğu yönde arttığı gösterilmiştir. Diğer düzlemlerde eklem pozisyon hissinde bir değişiklik bulunmamıştır [25]. Genel olarak eklem propriosepsiyonunun artırılması için çoklu düzlemlerde egzersiz yapılması önerilmektedir. Bu açıdan proprioseptif nöromuskuler fasilitasyon tekniklerinden ritmik stabilizasyonun farklı yönlerde duyu girdisine izin vereceğinden tercih edilebilir. Fiziksel aktivite hem muskülotendinöz hem de kapsuloligamentöz dokularda yüklenmeye neden olmaktadır. Bu yüklenme sonucunda da bu dokulardaki reseptörlerin hassasiyetinde artışın olması proprioseptif duyuyu geliştirmektedir. Pochini ve ark. farelerde aşırı fiziksel aktivite ile supraspinatus tendonun da proprioseptör sayısında artış olduğunu göstermiştir [26]. Kişilerin fiziksel aktivite düzeyinin artırılması da proprioseptif eğitim içerisinde yer Üst ekstremite rehabilitasyon programlarında nöromusküler kontrol ve fonksiyonel eklem stabilitesinin sağlanması amacıyla pliometrik egzersizlere sıklıkla yer verilmektedir (Resim 3,4). Pliometrik aktivitelerin kas performans karakteristiklerini artırır. Bununla birlikte propriosepsiyon ve kinesteziyi artırarak fonksiyonel stabiliteye yardımcı olur. Bu egzersizlerde dinamik sınırlamaya ve kas performansına odaklanılır. Refleksif kassal rekrütman paterninin sağlanması ile maksimum elastik enerji depolanması ve kuvvet oluşturma kapasitesi artırılmaya çalışılır. Bu sayede dinamik sınırlama için gerekli kuvvet çiftleri arasındaki ilişki sağlanır (26].
Resim 3. Duvara top fırlatma
Yaralanmaların rehabilitasyonunda sıklıkla kullanılan uygulamalardan biri de bantlamadır. Bantlama ile özellikle derideki reseptörlerin uyarılmasına bağlı olarak duyu girdisinin artırıldığı düşünülmektedir. Bununla beraber, yapılan bantlama uygulamaları ile mekaniğin düzeltilmesi de amaçlanmaktadır. Bu sayede de düzgün hareket girdisi sağlanarak nöromusküler kontrolün artırıldığı düşünülmektedir. Omuz kompleksinde skapular hareketler de düzgünlüğün önemini belirtmiştik. Bu konuda Lin ve ark. yaptıkları çalışmada skapular bantlama ile skapular kasların aktivasyonu ve proprioseptif feedbackin arttırdığını bulmuşlardır. Bunu da skapular bantlama ile nõromuskuler kontrolü sağlaması ile açıklamışlardır (27]. Yapılan bu uygulamalar ile proprioseptif duyudaki artış pek çok etken ile açıklanabilir. Yukarıda bölgesel reseptörlerin hassasiyetin artmasına bağlı olası mekanizmalar açıklanmaya çalışılmıştır. Bunların dışında kişisel öğrenmenin de performansın artırılmasında önemli bir payı olduğunu unutmamak gerekir. Eğitim ile kişiler öğrenmeyi kognitiften asosiyatife doğru ilerletirler ve aylar belki yıllar süren tekrar sonrasında otomatik öğrenme fazına doğru ilerlerler. Burada en kritik olan doğru hareket paternin de öğrenilmesidir. Aktivite otomatik faza ilerledikten sonra geri dönüşü daha zor olacaktır. Sonuç olarak omuz eklemi geniş hareket açıklığına sahip kompleks bir eklemdir. Statik stabilizasyonunun yeterince sağlanamaması nedeni ile dinamik stabilizasyon ve nöromusküler kontrol çok önemlidir. Nöromusküler kontrolün sağlanmasında uygun proprioseptif girdi gereklidir. Doğru proprioseptif girdinin sağlanmasında öncelikle anatomik düzgünlük sonrasında doğru hareket paternlerinin sağlanması gerekliliği unutulmamalıdır.
Resim 4. Duvarda üst ekstremite ile sıçrama
KAYNAKÇA
1. Myers JB, Lephart SM (2000) The role of the sensorymotor system in the athletic shoulder. Journal of Athletic Training 35(3): 351-363.
2. Madhavan S, Shields RK (2005) Influence of dynamic position sense: evidence using a sequential movement task 164:18-28.
3. Freeman MAR, Wyke B (1967) The innervation of the knee joint An anatomical and histologi- cal study in Journal of Anatomy 101:505- 532
4. Vangness CT Jr. Ennis M, Taylor JG, Atkinson R (1995) Neural anatomy of the glenohumeral ligaments, labrum, and subacromial bursa. Arthroscopy 11(2): 180-184.
5. Windhorst U (2007) Muscle proprioceptive feedback and spinal Networks. Brain Research Bulletin 73:155-202.
6. Shields RK, Madhavan 5, Cole K (2005) Sustained muscle activity minimally inluences dynamic position sense of the ankle. Journal of Orthopaedic & Sports Physical Therapy 35:443-451.
7. Blaiser RB, Carpenter JE Huston LJ (1994) Shoulder proprioception. Effect of joint laxity, joint position, and direction of motion. Ortho- paedic review 23(1): 45-50.
8. Janwantanakul P, Magarey ME, Jones MA, Dan- sie BR (2001 Variation in shoulder pasition sense at mid and extremme range of naliun. Arthives of Physical Medicine and Rehabilitation 82:840-844.
9. Yang JI, Jan MH, Hung CL. Yang PL, Lin ] (2010) Reduced scapular muscle contrel and impaired shoulder joint position sense in subjects with chronic shoulder stilfness. Journal of Electromyography and Kinesiology 29:206-211.
10. Barden JM, Balyk R. Raso V], Moreau M. Bagnall K (2004) Dynamic upper limb proprioception in multidirectional shoulder instability Clinical Orthopaedics and Related Research 420:IB1- 681
11. Warner |I. Michell LJ, Arslanlan LE Kennedy J. Kennedy R (1990) Patterns of flexibility, laxity, and strength in normal shoulders and shoul- ders with instability and implngement. The American Journal of Sports Medicine 18(4): 366-375.
12. Machner A, Merk H, BeckerR, Robkohl K, Wissel H et al (2003) Kinesthetic sense of the shoul- der in patients with impingement syndrome. Acta Orthopaedica Scandinavica 74(1):85-88.
13. Contemori S, Biscarini A, Botti FM, Busti D, Panichi R, Pettorossi VE (2017) Sensorimotor contral of the shoulder in Professional volleyball players with isalated infraspinatus muscle atrophy. Journal of Sports Rehabilitation, 12:1-
14. Maenhout AG, Palmans T, De Muynck M, De Wilde LF, Cools A (2012) The Impact of rotator cuff tendinopathy on proprioception, measuring force sensation. Journal Shoulder and El- bow Surgery 21:1DB0-1086.
15. Cuomo F, Birdzell MG, Zuckerman JD (2005) The effect of degenerative arthritis and pros- thetie arthroplasty on shoulder propriocep- tion. Journal of Shoulder and Elbow Surgery 14(4):345-34B.
16. Wilk KE, Meister K, Andrews JR (2002) Current oncepts in the rehabilitation of the overhead throwing athlete. The American Journal of Sports Medicine 30(1): 136-151.
17. Mughadam AN, Khaki N, Kharazmi A, Eskan- dri (2013) A comparative study on shoulder rotational strength, range ol motion and proprioception between the throwing athletes and non-athletic persons. Asian Journal of Sports Medicine 4:34-40.
18. Lephart SM, Myers JB, Bradley JP, Fu FH (2002) Shoulder propriaception and function folJowing thermal capsulorraphy Arthroscopy 18:770-778.
19. Ericksan RIC, Karduna AR (2012) Three-di- mensional repositioning tasks show dilleren- ces in joint positiun sense between active and passive shoulder motion. Journal of Orthopae- dic Research 30:787-792.
20. Balke M, Liem D, Dedy N, Thorwesten L, Balke M, et al (2011) The laser-painter assisted angle reproduction test for evaluation of proprioceptive shoulder function in patients with instability. Archtves of Orthopaedic and Trauma Surgery 131:1077-1084.
21. Dover G, Powers ME (2003) Reliability of joint position sense and force-reproduction measures during internal and external rotation of the shoulder. Journal of Athletic Training 38(4):304-310.
22. Voight ML, Hardin JA, Blackburn TA, Tippett S, Canner GC (1996) The effects of muscle fa- tique on and the relationship of arm dominan- ce to shoulder proprioception. The Journal of Orthopaedic and Sports Physical Therapy 23(6):348-352.
23. Tripp BL, Boswell L, Gansneder BM, Shultz S] (2004) Functional fatigue decreases 3-dimensional multijoint position reproduction acuity in the overhead-throwing athlete. Journal of Athletic Training 39(4):316-320.
24. Torres R, Silva F, Pedrosa V, Ferreira J, Lopes A (2016) The acute effects of cryotherapy on muscle strength and shoulder proprioception. Journal Sports Rehabilitation 11:1-24.
25. Suprak DN, Ostering LR, Donkelaar PV, Kar- duna AR (2007) Shoulder joint position sense improves with external load. Journal of Motor Behavior 39(6): 517-525.
26. Pochini AC, Ejnisman B, Alves MTS, Uyeda LF, Nouailhetas VLA, et al. (2011) Overuse of training increases mechanoreceptors in supraspinatus tendon of rats SHR. Journal Orthopaedic Research 29:1771-1774.
27. Lin |I. Hung CJ. Yang PL (2011) The effects of scapular taping an electromyographic muscle activity and proprioception feedback in healthy shoulders. Journal of Orthopaedic Resear- ch 29:53-57.
Comentarios